Haberler
22 Oca 2025
Yapay zekanın (AI) insan özellikleriyle donatılması insan doğasının bir parçası olarak görülen bir eğilimdir ancak bu durum, kritik kararlarımızı tehlikeye atabilecek ciddi sonuçlar doğurabilir. AI sistemlerinin insan gibi “öğrenmesi” ve “anlaması” gibi terimlerin kullanılması bu sistemlerin gerçek işleyişini çarpıtmakta ve yanıltıcı bir anlayışa yol açmaktadır.
AI sistemleri, büyük veri setleri üzerinde karmaşık istatistiksel analizler yaparak çalışır. Bu süreçte, insan eğitimine benzer bir öğrenme sürecine sahip oldukları yanılsaması, iş dünyasında aşırı optimizme neden olabilir. İşletmeler, AI'nın yeteneklerini abartarak insan gözetiminin gerekliliğini göz ardı edebilirler. Bu durum, telif hakkı yasaları gibi önemli alanlarda sorunlara yol açmaktadır.
Örneğin, Microsoft CEO'su Satya Nadella'nın AI eğitimini insan öğrenimine benzetmesi bu tür insan özelliklerine benzetme düşüncesinin tehlikelerini gözler önüne sermektedir. İnsanlar kitaplardan öğrenirken, AI sistemleri bu içeriklerin kopyalarını alarak çalışmaktadır. Bu durum, telif hakkı ihlali risklerini artırmaktadır. Ayrıca, AI'nın insan gibi “duygusal” bağlar kurabileceği algısı, bireylerin bu sistemlere aşırı güven duymasına neden olabilir. Bu durum, özellikle savunmasız bireyler için tehlike oluşturabilir.
AI ile ilgili daha doğru bir dil kullanmak bu sorunların üstesinden gelmek için önemlidir. AI'nın “öğrenmesi” yerine “veri işlemesi” veya “desenlere dayalı çıktı üretmesi” gibi terimlerin kullanılması gerekmektedir. Ayrıca, AI sistemlerini gerçek özellikleriyle değerlendirmek, hukuki ve etik sorunların önlenmesine yardımcı olacaktır. Sonuç olarak, yapay zekanın gerçek doğasını anlamak toplum üzerindeki etkilerini ve pratik zorluklarını daha iyi yönetmemizi sağlayacaktır.